0-6 YAŞ ÇOCUKLARIN BEDENSEL-ZİHİNSEL-RUHSAL-SOSYAL GELİŞİMLERİ0-6 YAŞ ÇOCUK GELİŞİMİ
1. BÖLÜM
Bebeklik Dönemindeki Gelişim(0-2 yaş)
A-) Bedensel Gelişim
Bebeklerin doğumdaki
büyüklükleri ve doğumdan sonraki büyüme hızları onların genel gelişimleri
hakkında bilgi verir. Ortalama olarak erkek bebekler kızlara göre tüm
beden oranları bakımından biraz daha
büyüktürler .Bebeğin beden oranlarında görülen değişmeler özellikle birinci
yılın ikinci yarısında hızlanır. Doğumdan itibaren incelendiğinde başın en
hızlı gelişen organ olduğu görülür.
Doğumdan bir yaşına
kadar gövde en hızlı büyüyen alanı oluştururken bacaklardaki hızlı büyümenin
bir yaşla ergenlik arasında gerçekleştiği görülür
Doğuma ortalama
ağırlık 3402 gramdır. Doğumdan rastlanabilen en düşük ağırlık 2268 gram en
yüksek ağırlık ise 6350 gramdır.Yeni doğanın doğumun ilk günü ya da bunu
izleyen iki günde ağırlığının yüzde onu oranında kilo kaybetmesi beklenir.
Bebeğin kiloyu onuncu gün dolaylarında
yeniden kazandığı görülür. Ağırlık gelişiminin çocuktan çocuğa farklılaştığı
dikkati çeker. ilk üç ay içerisinde bebeklerin ortalama olarak haftada 170 gram
almaları beklenir.
İskelet Gelişimi
Yeni doğan 48-50 cm
boyundadır. 1-3 yaş arasında boyda ortalama 20,5 cm lik ağırlıkta 4,7 kg lık
bir artış gözlenir. Bundan sonra büyüme daha da yavaşalar.3-6 yaşları arasında
çocuk yılda 7-8 cm’lik ağırlıkta 2,2 kg lık bir artış gözlenir.
Yeni doğanın iskelet
yapısı önceleri yumuşak kıkırdaktan oluşmaktadır.Kemikleşme olgusu doğum öncesi evreden başlayıp gelişim boyunca
süre gelir.Bebeklerin iskelet yapıları büyük çapta kemikleşmemiş olduğundan
yumuşaktır ve kolayca bükülebilir.Bu
nedenle basınca karşı daha dirençlidirler.
Kas Gelişimi
Yeni doğan kız olsun
erkek olsun beden büyüklüğü ile orantılı olarak kas liflerine sahiptir. Erkek
bebekleri kas doku oranı kız bebeklerinden daha fazladır.
TEMEL FİZYOLOJIK GEREKSİNMELER
Beslenme Gereksinimi
Yeni doğan bebekler
ortama olarak günde 7 yada sekiz kez beslenirler. Dördüncü haftadan itibaren bu sayının beş altıya indiği görülür. Çocuğun
bir defada çok sütle emzirilmesi gerekmez .Belki en doğrusu azar azar
emzirmektir. Bir defada çok sütle emzirilmesi belki de onun midesinde gaz yapabilir. İki yıl süreyle
çocuğun emzirilmesi de gereklidir.
Uyku Gereksinimi
Çocuğun temel
fizyolojik gereksinmelerinin başında sayılan uyku çocuğun etkin katkısını gerektirir. Yeni doğan bebekler günde ortalama 16-18 saat
uyuyarak zamanlarının %80’ini uykuda geçirirlerken bir yaş bebeklerinde bu süre
%50 ye düşmektedir.
B-) Bilişsel gelişim
Dünyayı algılama ve
anlamaya dönük zihinsel süreç ve etkinliklerdeki gelişmeye bilişsel gelişim
denilmektedir. Piaget’e göre dönem kavramı yaşa bağlı olarak zihinsel gelişimin
doğasında ve yapısında ortaya çıkan niteliksel değişikliklerdir.
Piaget’in Bilişsel
Gelişim Açıklaması:
Piaget’e göre
çocukların tamamen kendilerine has zihinsel işleyişleri ve bakış açıları
vardır. Yaptığı gözlemler sırasında küçük çocukların çoğunun yürüdüklerinde
güneşin yada ayın kendilerini izlediğine..... hareket eden her şeyin canlı
olduğuna, düşlerindeki kahramanların gece uyurlarken pencereden içeri
girdiklerine inandıklarını keşfetti. Binet zeka testlerinde aynı yaşlardaki
çocukların sorulara aynı türden cevaplar verdiklerini gözlemlemesi Piaget’e
bilişsel gelişimin yaş düzeyine bağlı olarak farklı özellikler taşıdığını
düşündürmüştür.
Piaget Zekayı;
- Özel bir biyolojik uyum biçimi
- Tüm zihinsel yapının yöneldiği bir denge durumu
- Canlı ve etkin Bir işlemler sistemi olarak kavramlaştırmıştır.
Piaget kuramsal ve
deneysel çalışmalarında zekanın içeriğinden çok yapılarını ve işlevlerini
incelemeyi yeğlemiştir. Bir taraftan kalıtsal faktörler sinir sistemi ve duyu
organlarının biyolojik yapısı diğer taraftan bireyin karşı karşıya kaldığı
çevreden gelen uyarıcılar zeka gelişimini etkiler. Piaget yaşamın yaklaşık ilk iki yılını
duyusal- motor dönem olarak adlandırmıştır. Bu dönemde sembolik düşünce
gelişmediği için bebeğin zihinsel etkinlikleri duyusal uyarıcılar refleksler ve
basit hareketlerle sınırlanmıştır.Örnek:Gözle tarama ısırma tutma emme gibi.
Duyusal- motor
öğrenmedeki düzenli gelişim sırası ilk olarak duyuların kullanılması le başlar.
Bunun ardından altıncı aydan itibaren motor yetenekler daha sonra yani ikinci
yılda ise bu birincil yeteneklerin koordinasyonu başlar. Bebek bu dönemin
sonunda duyusal-motor yolla karmaşık olamayan zihinsel faaliyette bulunabilir.
Yeni doğanın en
önemli aşamasını ilk 7-8 gün oluşturur.Bebek görebilir işitebilir, koklayabilir,tat
alabilir, acıya duyarlıdır. Dokunma ve yerinin değiştirilmesi durumlarına karşı
hassastır. Yeni doğanın davranışları dikkate değer bir düzeyde gelişmiştir,
çeşitli refleksleri vardır. Bunlardan en önemlileri yaşamın devamı için gerekli
olan emme ve yakalama refleksleridir.
Duyusal-motor dönemde
zamanla ilk hareketlerle onu izleyen sonucun tek bir eylem haline dönüştüğü
görülür. Çocuk bazı hareketleri kendi arzusuyla durdurmayıp yineleme
girişiminde bulunur.Piaget bu döneme “döner tepki” adını verir. Döner tepkinin
temelinde hareketi sürdürme amacı yatmaktadır.
Piaget dönemin ilk
yılında dairesel hareketlerin zihinsel gelişim üzerindeki önemini vurgulamıştır.
Birinci yılın sonlarına doğru bebeklerde taklit davranışı ortaya çıkmaktadır.
Bebek duyusal-motor dönemin başlarında uyarıcıyı görüş alanının dışına çıkana
kadar izleyip sonra bırakmaktadır. Zihinsel yapılar oluştukça bir nesne görüş
alanının dışına çıksa da bebekler nesneyi
zihinsel olarak temsil edememektedir. Nesne devamlılığı kavramının ilk belirtileri 8-12 aylar
arasında ortaya çıkmakta 18 ay
içerisinde gelişmektedir.
Duyusal -motor
döneminin son aşamasında çocuk keşfetmenin yanında icat etmeye zihinsel
kombinasyonlar yoluyla yeni araçlar üretmeye başlar.arık duyu hareket yöntemi
yerine zihinsel kombinasyonları kullanmaya böylelikle problemlere ivedi
çözümler aramaya koyulur. Dış dünyaya imaj anı ve semboller yoluyla zihinsel
bir biçimde kendini sunmaya başlar.
Bu dönemde Piaget’e
göre dikkat edilmesi gereken çok önemli noktalar vardır:
1-Yaş normları kesin değildir, çocuktan
çocuğa değişebilir. Çünkü çocuğun içinde çevre, fiziksel gelişme hızı
farklılıklar yaratır.
2- Bireysel farklılıklara rağmen evrelerin sırası değişmez .
3- Gelişim tedricidir.Bir evrenin bitimine
yakın diğer evre başlamış olabilir.Evreler bitişiklik gösterirler kesin bir
çizgi ile ayrılmazlar. Ayrıca bir sonraki evrenin belirtileri başladığında bir
önceki evrede gelişmiş olan özellikler kaybolmaz.
C-) Duygusal Gelişim
Yeni doğmuş bebekteki
heyecan ve davranışı farklılaşmamıştır. Genel heyecanlanma haz veren ve
vermeyen uyarımlara yapılan basit tepkiler şeklinde gruplandırılabilir. Haz
vermeyen uyarımlara karşı bebeğin tepkisi beden pozisyonunu değiştirmek yada
ansızın bağırarak ağlamak biçiminde olabilir.
Gülme ve Gülümseme
Bebeklerin bir yaşına
basmalarından önceki ifadeleri yetişkinler tarafından tanınabilir ve duygusal
tepkileri giderek zenginleşir. Doğumdan sonraki haftalarda çocuğun duygusal
yaşamında belirgin farklılıklar göze çarpmaktadır. Bu dönemde bebek açık bir
ilgi ile çevresini gözlemlemeye ve keşfetmeye
başlar. Çocuğun yüzleri seçerek dikkat etmesi bazılarına ilgi göstermemesi
ondaki duygusal ifadenin ilk belirtileri sayılabilir. Çocuklar büyüdükçe
tepkilerin giderek daha az yaygın ama daha çok farklılaşmış türden
olmaya başladığı görülür.
Freud ve Erikson’a göre Duygusal Gelişim
Freud doğumdan yedi
yaşına kadar olan dönemde duygusal açıdan üç
temel gelişim evresi olduğunu söyler . Bunlardan oral evre 0-18 aylar
arası, anal evre 1,5-3 yaşlar arası, fallik
evre 3-7 yaşları arasında görülür.
Oral dönemde başlıca
haz kaynağı ağızdan besin almaktır.Besin
alırken önce dudaklar ve ağız boşluğu uyarılır sonra yutulur eğer besin
maddesinden hoşlanılmazsa dışarıya tükürülür. Oral dönem bebeğin annesine
en bağımlı olduğu ve onun bakımına en
çok gereksinim duyduğu dönemdir.
Anal dönem de besin
maddesi sindirildikten sonra artıkları barsağın son bölgesinde birikir ve anüs
kasları üzerinde belirli güçte bir basınç yaptığında dışarıya atılır. Dışkının boşalması rahatsızlığa son verir ve bir refahlama duygusu yaratır.
Fallik dönem cinsel
organların işlevlerine ilişkin cinsel ve saldırgan içerikli duygular önem kazanır. Oedipus karmaşası
farklı cinsten olan ebeveyne karşı cinsel duyguların aynı cinsten olana karşı
ise düşmanca duyguların oluşması ile belirlenir. 3-5 yaş arasındaki çocuğun
davranışları oedipus karmaşasının etkisi altındadır. Beşinci yaşatan sonra bu
etki ortadan kalkar yada bastırılarak yaşam boyu kişiliği etkileyen bir güç olarak kalır.
Erikson’a göre insan
yavrusunun yetişkin oluncaya dek gelişmenin psikososyal görevlerini çözümlemesi
gerekir.Gelişim bireyin tüm yaşamına yayılır.
D-) Sosyal Gelişim
Sosyalleşme bebeğin
üç ay dolaylarında insanla objeler arasındaki farkı görerek değişik tepkiler göstermesiyle
başlar. Üçüncü ayın başından itibaren sosyal davranış egemen olur.Bebek artık
başkalarıyla birlikte iken mutlu yalnız başına kaldığı zaman mutsuz ve huzursuz
olmaya başlar. Diğer bebekleri fark etme
onlara gülme ve ağladıklarında onlara ilgi gösterme 4-5 aylıkken başlar.
Bakma ve dokunma
şeklinde başlayan arkadaşlık ilişkileri altıncı aydan itibaren giderek daha
saldırgan bir biçim almaya başlar.9. ve 13. aylar arasındaki sosyal davranış
belirtileri içinde,diğerlerinin ses ve davranışlarını taklit etme ve
oyuncaklarla birlikte oynama sayılabilir. 8-9 aylık olduğunda çocuk başkalarında
gözlediği konuşma seslerini, basit davranışları ve jestleri taklit etmeye
çabalar.10 ve 12. aylar arasında,aynadaki kendi görüntüsüyle oynar ve görüntüsünü
sanki başka bir insanmış gibi öper.
1 yaşına kadar çocuk
diğer insanlara, özellikle annesine bağımlıdır.1 yaşına geldiğinde,çevresini
yalnız başına keşfedebildiği halde,çocuk bu dönemde güven temeline dayalı anne
desteğine gereksinim duyar.
Yaşamın ikinci
yılındaki hızlı gelişim,çocuğu birçok açıdan bağımsız hale getirir.motor yeteneklerle,
dil becerisinin kazanılmasının,çocuğun bu bağımsızlığında etkisi büyüktür.bu
evrede çocuk, her gün biraz daha bağımsızlığından haberdar olmaya başlar.
İkinci yılın son
yarısından itibaren nesneler,sosyal ilişkinin bir aracı olarak görülür.bütün bu
ilişkiler sonucunda bir takım sosyal tepkiler gelişmeye
başlar;taklit,utanma,fiziksel ve sosyal bağımlılık otoritenin kabulü, rekabet,
ilgi çekme arzusu,sosyal işbirliği gibi
İki Yaş çocuğu
yetişkinlerle birlikte basit faaliyetlerde
bulunabilir. Böylece edilgen bir eleman olmaktan kurtulup aile
faaliyetlerine katılan ve sosyal ilişki kurabilen etkin bir üyeye dönüşür.
2.BÖLÜM
İlk Çocuklukta Gelişim(2-6 yaş)
A-Bedensel Gelişim
İlk iki yılda hızlı
bir artış gösteren boy uzaması giderek daha yavaş fakat sürekli bir artış gösterir.
İlk yılda 20-25 cm olan boy artışı ikinci ve üçüncü yılda on santimetre 4 ve 5
yılda 5-6 cm ye düşer; altıncı ve yedinci yıllarda on cm lik bir artışla
hızlanmış gibi görünmesine karşın ergenliğe kadar ani bir artış kaydedilmez.
Doğuşta ortalama 3,5
kg olan ağırlık iki yılda ortalama üç katına ulaşır. İkinci yıl 3-3,5 kg’lık
bir artma göstererek çocuğun ağırlığı 12 kg
dolaylarına varır bu artış oranı iki yaşından sonra git gide yavaşlayarak
üç yaşında 2-3 kg ; 4-5 yaşlarında 1,5-2 kg dır.Kilo da artış, boy uzamasına
benzer bir artış gösterir.
İlk diş genellikle
çocuk 6 yada 7 aylıkken çıkar ve on iki tane olan süt dişleri 4 yaşlarına doğru
tamamlanır. Normal olarak ta 6 yaşına doğru dişlerin değişmesi başlar ve
ergenliğe kadar dişlerin sayısı oldukça düzenli olarak bir yıldan öbürüne
artar.
B-Bilişsel Gelişim
Bu evrede çocuk dile
ve sembolik düşünme yeteneğine sahiptir. Artık o eylemdeki başarısının yanında
imaj ve sembollere de yer verir.3 ve 4 yaş civarında çocuklar büyük ölçüde dış
dünyayı zihni semboller halinde tasarımlayabilecek güçtedirler, yetişkin ve
yaşıtları ile serbestçe etkileşimde bulunabilirler
anca bu etkileşim ben merkezlidir. Mantıksal düşünme işlemi bu dönemde
gelişmemiştir. Bu dönemde çocuklar, nesnelerin görünüşünün etkisi
altındadırlar. Henüz korunum için gerekli zihinsel kavrama sürecinden
yoksundurlar. Korunum ilkesini kazanmış bir birey, herhangi bir nesnenin
şeklinin değişmesinin etkisi altında kalmaksızın onun aynı kaldığını
anlayabilir.
İşlem öncesi evrede
çocuk, nesneleri başka şeylerin simgesi gibi kullanmaya başlar. Örneğin bir değneğe
binip at diye dolaşabilir.Bu aşama somut işlemler için bir hazırlık evresi olup
duyusal-motor yapılardan operasyonel düşünceye geçiş dönemini oluşturur. Bu
evrede çocuk gözle görülebilecek bir yerde bulunmayan bir nesneyi veya insanı
temsil eden bir kelime veya sembol geliştirir. Zihinsel semboller geliştirir.
İşlem öncesi dönemin
başlarında bir şeyin yerine bir başkasını sunma yeteneği gelişir.Bu dönemde
özellikle dilin gelişimi ile birlikte düşüncede yaygınlık ve hız görülür. Bu
yetenek çocuğun dili kullanmasını yorum yapabilmesini, resim çizebilmesini
oyunlarında sembolik ve inşa oyunlarına doğru yaygınlaşabilmeyi daha sonra
okuyabilmesini ve yazabilmesini olanaklı kılar.
Bu evrede çocukların
büyük bir bölümü ayrı orantıları dikkate almadan genel olarak algılar ve
ilişkisiz obje ve kavramları bütünleştirirler. Çocuk her şey arasında her türlü
ilişki kurabilir.Yine bu dönemde çocuk parçayla bütünü aynı zamanda
düşünememektedir. Bu dönemde çocuklar hala zihinsel kıyaslama yapamazlar.
Zihinsel düzeyde temsil edebilme, kavram kullanabilme mümkün olmamakta, onun
yerini ani algılamalar almaktadır.
Bu dönemde çocukların
düşüncesi hala ben merkezcidir; öznel olanla nesnel olanı ayıramazlar. Bunun
sonucu olarak da doğal olayların insanlar tarafından kontrol edildiklerine
inanırlar.
C- Duygusal Gelişim
Korku
Korkuyu oluşturan
bütün uyarımlardaki orta özellik ani ve birden bire oluş, bunu sonunda da
çocuğun yeni duruma uyum gösterememesidir. Çocuğun içinde bulunduğu koşullar
heyecanı etkileyen diğer faktörleri oluştururlar.Üç yaşından sonra heyecanların
giderek kontrol altına alındığı dikkati çeker.
Kıskançlık
Kıskançlığın nedeni
ve ifade biçimi büyük ölçüde psiko sosyal etkileşim ortamı ile çocuğa yöneltilen
uyarımlara bağlıdır. Kıskançlığı oluşturan ortam çoğu kez toplumsal kaynaklı
olup özellikle çocuğun sevdiği kişileri içerir. Kıskançlık nedeni ile çocukta
görülebilecek alt ıslatma, tırnak yeme, parmak emme gibi gerileme belirtileri onun ruh sağlığını büyük
ölçüde etkiler
Öfke
Öfke tepkileri ilk
çocukluk döneminde kısa sürer, Yapılan incelemelere göre ilk sekiz yıl içinde
bu tepkilerin süresi beş dakikayı geçmez.
Anksiyete(Endişe)
Sorunun ne olduğunu
bilmeksizin duyulan belirsiz bir korku olarak tanımlanabilen anksiyete erişkin
ve çocuklarda çeşitli biçimlerde görülen gerginlik, sinirlilik kısaca hoş
olmayan bir duygusal durumdur. Özellikle okul öncesi durumda anksiyete neden
olan etkenlere sık rastlanır.
SAVUNAM MEKANİZMALARI
Savuma özellikle
anksiyetenin etkisini azaltmak üzere öğrenilmiş tepki biçimi olarak tanımlanabilir.
İçe Çekilme Davranışı
Okul öncesi dönemdeki çocuk
genellikle korkutulduğu ortamlarda sık sık bu savunma yolunu seçer yabancı bir
odaya girdiğinde çocuk ondan gözlerini kaçırır, odadan kaçar
Gerileme
Bir ruhsal çatışma
önüne geçilemeyecek ve bireyin uyumunu tümüyle bozacak bir düzeye ulaşırsa birey kolaylıkla uyum gösterebileceği ilkel davranış örneklerine dönebilir.
Gerilemede çocuk o andaki artmakta olan endişe hali nedeniyle kendi içene
çekilme girişiminde bulunmaktadır.
İnkar
Eğer kişi tehlikeyle
baş edemez ya da ondan kaçınmazsa kullanılabilecek tek yol bu tehlikeyi yok
saymak olur.inkar anksiyetenin çoğaldığı durumda görülür.
Bastırma
Bilincin kabul
edemeyeceği bir takım arzuların bilinç altına itilmesi olayı bastırma biçiminde
bir savunma mekanizmasıdır. Başka bir deyişle bastırma herhangi bir şey
hakkında düşünmeyi ret etmedir.
Yansıtma
Bir bireyin
istenmeyen herhangi bir düşünce ya da eylemi saldırgan arzu, nefret veya
suçluluk gibi bilinç altı duygularını bir başaksına yansıtması durumudur.
Sosyal Gelişim
İki yaş çocuğu aile
dışındaki bireylerle ilişki kurmaya ve kendi akranlarıyla olan beraberlikten
zevk almaya başlar. Okul öncesi kurumlarının en önemli yararlarından biri bu
kurumların çocuklara uzman elemanların rehberliğinde sosyal deneyim
fırsatlarını hazırlamaları ve çocukların sorunlarını çeşitli tekniklerle ortay
koyarak bunlara çözüm aramalarıdır.
Çocukların
yetişkinlerden çok kendi yaşıtlarıyla
beraber olma isteklerinin her geçen yıl giderek arttığı gözlenmektedir. 2
yaşına kadar çocuklar yanlış oynarlar 3-4 yaşlarında gurup halinde oynamaya
oynarken birbirleriyle konuşmaya ve grup içinde oynamak istediklerini seçmeye
başlarlar. 5 yaşındaki çocuk yeteneklerinden en iyi biçimde yararlanmak ister
hak ettiği sorumluluk ve ödevlere biraz sahip
olmaktan hoşlanır. 5 yaş çocuğu yaşadığı kültür çevresine uyum göstermesini
başarılı bir kontrolle gerçekleştiren çocuktur.
Benzer Aramalar: çocuk gelişimi , 0 - 6 yaş çocuk gelişimi ,
0 yorum:
Yorum Gönder
Yorumlarınız değerlidir , en kısa sürede dönüş yapılacaktır.